Özet
Anadolu’nun nüfus yapısına en fazla tesir eden gelişmelerin özellikle son 150 yılda yaşandığı görülmektedir. Özellikle Osmanlı İmparatorluğu’nun zayıflama emareleri göstermesi, girmiş olduğu savaşlardan mağlubiyetle ayrılması ve büyük toprak kayıplarına uğraması neticesinde daha önce takip edilen içten dışa doğru genişleme stratejisi tersine bir seyir almaya başlamıştır. İmparatorluğun yaşadığı coğrafi daralmadan en fazla etkilenen bölge, güvenli liman olarak görülen ve imparatorluğun çekirdeği konumundaki Anadolu toprakları olmuştur. Tarihe 93 Harbi olarak geçen 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı’nı Anadolu’nun nüfus yapısı açısından bir dönüm noktası olarak değerlendirmek yaygın bir tarihi kabuldür. Zira Osmanlı İmparatorluğu’nun Çarlık Rusya’sı karşısında almış olduğu büyük mağlubiyet sonucunda Anadolu’ya müthiş bir Müslüman göçü yaşanması sonucunu da beraberinde getirmiştir. Bu göç hareketi, Osmanlı İmparatorluğu’nun nüfus yapısında kalıcı tesirler bıraktığı gibi eş zamanlı olarak Müslüman göçünün yaratmış olduğu bu boşluk Balkanlar’da yeni ulus-devletlerin doğmasının önünü açmıştır. Balkanlardaki bağımsızlık hareketlerinin benzeri Kafkasya coğrafyasında da cereyan etmeye başlamış; Kırım ve Kafkasya’da Rus baskısına dayanamayan Müslümanlar, 1860’lardan itibaren kitleler halinde Anadolu coğrafyasına doğru akmaya başlamıştır. 20. yüzyılın ilk çeyreğinde verilen Ulusal Kurtuluş Mücadelesi neticesinde ortaya çıkartılan Milli Türk devleti, Anadolu’da yerleşik konumda bulunan Müslüman halklarla Balkan ve Kafkas coğrafyasından gelen insanların milli bütünleşme sürecine girmesi ile birlikte önemli bir sosyolojik zemine oturmuş oldu. Türkiye’nin 20. yüzyılın ilk yarısında sosyolojik bakımdan geçirmiş olduğu bu aşamalar Amerikalılar tarafından yakından takip edilmiş; yapılan araştırmalar neticesinde Türkiye’nin sosyal haritası ortaya çıkartılmaya çalışılmıştır.
Anahtar Kelimeler: Göç, Nüfus, Sosyal Yapı, Türkiye, Amerikan Arşiv Belgeleri
Bu makale 2207 kez okundu