Özet
Kudüs, Kubbetü’s-Sahrâ ve Mescid-i Aksâ’nın içinde bulunduğu Haremü’ş-Şerif bölgesi dışında 1229 yılında akdedilen Yâfâ Antlaşması’yla Eyyûbî Sultanı el-Melik el-Kâmil tarafından Haçlılara bırakılmıştı. Antlaşma uyarınca Haçlılar, surları tamamen tahrip edilmiş olan Kudüs’te imar faaliyetleri gerçekleştiremeyeceklerdi. Bu nedenle muhafazası zamanla sorun olmaya başlayan Kudüs’ü askerî açıdan desteklemek isteyen papalık ve Avrupa, antlaşma süresinin dolduğu 1239’dan itibaren Haçlı seferlerine devam ettiler. Öte yandan Eyyûbîler Haçlılar aleyhlerine bir faaliyette bulunmadığı sürece onlarla mücadeleye girişmek istemiyordu. Ancak Navarra Kralı ve Champagne Kontu Thibaut’ın bölgeye ulaşmasıyla güçlenen Haçlılar, Eyyûbî hudutlarında bir kervanı yağmalayarak mevcut barış ortamını bozdular. Bu olay ve Haçlıların Kudüs’te imâr faaliyetlerinde bulunmaları, dönemin Mısır Sultanı II. el-Âdil ve Kerek Hâkimi el-Melik en-Nâsır Dâvud’un dikkatini Kudüs’e yöneltti. Aralık 1239’da Kudüs’ü fetheden en-Nâsır, Hristiyanları şehirden sürdü. Bu fetih, Yâfâ Antlaşması’ndan sonra gerçekleşen ilk fetih olmasına ve Salâhaddîn Eyyûbî’nin fethine benzetilmesine rağmen ilim dünyasının dikkatini çekmemiştir. Bu durum, 1244 yılı başlarında Haçlıların kontrolüne geçen Kudüs’ün yine aynı yıl Hârezmlilerin fethi ve mücadeleler sırasında çok sayıda Hristiyan’ın ölmesiyle alakalı olmalıdır. en-Nâsır’ın fethi sırasında Hârezmlilerin şehre girdiği dönemden daha fazla Hristiyan nüfus olmakla birlikte onların can güvenliği yine en-Nâsır tarafından sağlanarak emniyet içinde şehirden çıkarılmışlardı. Bahsi geçen durum ise özellikle Batı dünyasının en-Nâsır’ın fethinden ziyade Hârezmlilerin Kudüs’teki faaliyetlerine odaklanmasına neden olmuştur. Bu makalede, 1239’da Kudüs’ün yeniden fethi, 1244’te kutsal mekânlarla birlikte Haçlılara teslimi ve aynı yıl şehrin Hârezmlilerin eliyle tekrar Eyyûbî hâkimiyetine geçmesi; değişen ittifaklar ve gerçekleşen Haçlı seferleri ışığında ele alınmıştır.
Anahtar Kelimeler:
Bu makale 387 kez okundu